DÜNYA EKONOMİSİNİN GELİRİ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ  NEDENİYLE AZALIYOR!

Potsdam İklim Etkileri Araştırma Enstitüsü’nden (Potsdam Institute for Climate Impacts Research, PIK) üç araştırmacı tarafından Nature dergisinde, iklim değişikliği sonucunda meydana gelen küresel ortalama sıcaklık artışının dünya ekonomisi üzerindeki etkisi üzerine yeni bir makale yayınlandı.  Almanya’da bulunan Potsdam İklim Etkileri Araştırma Enstitüsü’ndeki (PIK) bilim insanları tarafından gerçekleştirilen bu yeni araştırma, son 40 yılda dünya genelinde 1.600’den fazla bölgede yapılan sıcaklık ve yağış değişikliklerinin ekonomik büyüme üzerindeki gelecekteki etkilerini ve bunların kalıcılığını değerlendirdi. Araştırmaya göre, CO2 emisyonları bugünden itibaren büyük ölçüde azaltılsa bile, dünya ekonomisi iklim değişikliği nedeniyle 2050 yılına kadar yüzde 19’luk bir düşüşle  gelir kaybına uğrayacaktır. Bu durum yüzyılın ortasına kadar her yıl 38 trilyon dolarlık zarara  karşılık gelmektedir. Ayrıca bu zararlar, küresel ısınmayı 2°C ile sınırlandırmak için gereken azaltım maliyetlerini, şimdiden altı kat aşmaktadır.  Genel olarak, küresel yıllık zararın 2050 yılında 19-59 trilyon dolar aralığında olmak üzere 38 trilyon dolar olacağı tahmin ediliyor. Öngörülen ekonomik kayıplar, temel olarak artan sıcaklıkların yanı sıra, yağış ve sıcaklık değişkenliğindeki farklılıklardan kaynaklanıyor. Fırtınalar veya orman yangınları gibi diğer aşırı hava koşullarının hesaba katılması bu rakamları daha da yükseltebiliyor.   Raporun bulgularına göre iklim değişikliği nedeniyle 2050 yılına kadar Türkiye’nin ekonomik geliri yüzde 17 azalacak.
Çalışmayı yöneten PIK bilim insanı Leonie Wenz;  Analizimiz iklim değişikliğinin önümüzdeki 25 yıl içinde dünyanın hemen hemen tüm ülkelerinde, hatta Almanya, Fransa ve ABD gibi gelişmiş ülkelerde de büyük ekonomik zararlara yol açacağını gösterdiğini ve  yakın vadeli zararlar geçmiş emisyonlarımızın bir sonucudur. Bunların en azından bir kısmından kaçınmak istiyorsak daha fazla adaptasyon çabasına ihtiyacımız olacak. Ve emisyonlarımızı büyük ölçekte ve derhal azaltmalıyız – aksi takdirde, yüzyılın ikinci yarısında ekonomik kayıplar daha da artacak ve 2100 yılına kadar küresel ortalamada % 60’a varacaktır. Bu durum, iklimimizi korumanın bunu yapmamaktan çok daha ucuz olduğunu açıkça gösteriyor ve bu, yaşam kaybı veya biyolojik çeşitlilik gibi ekonomik olmayan etkileri hesaba katmadan dahi geçerlidir.” Diyor.
Potsdam Enstitüsü Karmaşıklık Bilimi Araştırma Departmanı ve çalışmanın ortak yazarı Anders Levermann, “Çalışmamız iklim etkilerinin önemli ölçüde adaletsiz olduğunu vurguluyor. Neredeyse her yerde zarar görüyoruz, ancak tropik bölgelerdeki ülkeler zaten daha sıcak oldukları için en fazla zararı görecekler. Bu nedenle daha fazla sıcaklık artışı en çok buralarda zararlı olacak. İklim değişikliğinden en az sorumlu olan ülkelerin, yüksek gelirli ülkelere kıyasla yüzde 60, yüksek emisyonlu ülkelere kıyasla ise yüzde 40 daha fazla gelir kaybına uğrayacağı tahmin ediliyor. Bu ülkeler aynı zamanda iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak için en az kaynağa sahip olanlardır. Karar vermek bize düşüyor: yenilenebilir bir enerji sistemine doğru yapısal değişim güvenliğimiz için gerekli ve bize para kazandıracak. Şu anda bulunduğumuz yolda devam etmek ise felaketle sonuçlanacak. Gezegenin sıcaklığı ancak petrol, gaz ve kömür yakmayı bırakırsak dengelenebilir” açıklamalarında bulundu.
PIK bilim adamı ve çalışmanın yazarlarından Maximilian Kotz şu açıklamalarda bulundu; “Kuzey Amerika ve Avrupa dahil olmak üzere bölgelerin çoğunda ciddi gelir düşüşleri öngörülürken, Güney Asya ve Afrika en ciddi şekilde etkileniyor. Bunlar, iklim değişikliğinin tarımsal verim, işgücü verimliliği veya altyapı gibi ekonomik büyümeyle ilgili çeşitli unsurlar üzerindeki etkisinden kaynaklanıyor. Genel olarak, küresel yıllık zararın 2050 yılında 19-59 trilyon dolar aralığında olmak üzere 38 trilyon dolar olacağı tahmin ediliyor. Bu zararlar temel olarak artan sıcaklıklardan kaynaklanmakla birlikte yağış ve sıcaklık değişkenliğindeki farklılıklardan da kaynaklanıyor. Fırtınalar veya orman yangınları gibi diğer aşırı hava koşullarının hesaba katılması bu rakamları daha da yükseltebilir.” 
Yapılan bu çalışma, iklim değişikliği  etkilerinin   hemen hemen her yerde zarara neden olacağını ancak tropik bölgelerdeki ülkelerin  zaten daha sıcak olduğundan en fazla zarar göreceğini ortaya koyuyor. Çalışmanın  sonuçlarına göre ; insan kaynaklı iklim değişikliğinden en az sorumlu olan ülkelerin, yüksek gelirli ülkelerden %60,  yüksek emisyon salımı yapan  ülkelerden ise %40 daha fazla gelir kaybına uğrayacakları tahmin ediliyor.  Ayrıca bu ülkelerin iklim değişikliğine  uyum sağlamak için en az kaynağa sahip olan ülkeler olması da iklim değişikliği karşısındaki eşitsizliği arttırıyor.
Bugüne kadar yapılan araştırmalar, iklim değişikliğinin yol açtığı ekonomik zararlara ilişkin küresel projeksiyonlar, genellikle uzun vadede  ortalama yıllık sıcaklıkların ulusal etkilerine odaklandı. Araştırmacıların yeni çalışması ile son 40 yılda dünya çapında 1.600’den fazla ulusal  bölge ölçeğinde  iklimin ekonomik büyüme üzerindeki etkilerine ilişkin en son ampirik bulgular kullanılarak,  gelecek 26 yılda  sıcaklık ve yağış değişikliklerinden kaynaklanan  hasarları büyük oranda tahmin edebildiler. Bilim insanları ampirik modelleri en son teknolojiye sahip iklim simülasyonlarıyla (CMIP-6) birleştirdiler.  Bu çalışma daha uzun vadeli tahminlerle ilgili büyük belirsizlikleri azalttı. Daha da önemlisi, iklim  değişikliğinin  geçmişte ekonomiyi ne kadar kalıcı bir şekilde etkilediğini  değerlendirdiler. Karbon emisyonlarının azaltılması için acilen harekete geçilmediği taktirde ise, ekonomik kayıplar gün geçtikçe  artarak  küresel ortalamada  dünya ekonomisine verdiği zararların boyutunun artacağı bu yeni araştırma ile tespit edildi. Bilim insanlarının verilere dayanarak, değişen iklim koşullarının önümüzdeki yıllarda ekonomik büyüme üzerindeki zararını azaltmak için, iklim değişikliğinde önlemlerin bir an önce alınması gerektiğini gösteriyor.
Kaynak: Potsdam Institute for Climate Impact Research (PIK).

Av.Sibel Dağdelen

Yorum bırakın