GEZEGENİMİZ NE KADAR MUTLU?

Berlin’deki Hot or Cool Enstitüsü tarafından hazırlanan Mutlu Gezegen Endeksi (Happy Planet Index, HPI) raporu, tüketim düzeylerinin yükselmesinin refah seviyelerinin artması anlamına gelmediğini ortaya koydu. Mutlu Gezegen Endeksi (HPI), sınırlı çevresel kaynaklar kullanarak insanlara ne kadar verimli bir şekilde uzun ve mutlu yaşamlar sunduklarına göre ülkeleri değerlendiren, sürdürülebilir refahın bir ölçüsüdür. Bu yıl ilk kez HPI, belirli ülkelerdeki gelir dilimleri arasında puanları inceledi. Çoğu ülkede, en varlıklı vatandaşlar HPI’de en kötü puanı aldı. Raporda ülkelerin kaynak kullanımındaki artışın sağlık ve refahta artış anlamına gelmediği görüldü.
Mutlu Gezegen Endeks değerlendirmesi, ülkelerin refah, yaşam süresi ve karbon ayak izi olmak üzere üç temel faktörü dikkate alıyor. Raporda, yüksek gelir ve yoğun tüketim düzeylerine sahip ülkelerin genellikle daha büyük karbon ayak izlerine sahip olduğu ve bu durumun, ilgili ülkelerin refah seviyelerini artırmadığı vurgulanmaktadır. Özellikle zengin ülkelerin tükettiği ürün ve hizmetler, sadece bireysel tüketim davranışlarıyla değil, aynı zamanda yatırım ve üretim süreçleriyle de bağlantılıdır. Ayrıca bu ülkelerin genelde daha fazla kaynak kullanımı da çevresel tahribata neden olmaktadır.
 HPI, ülkelerin insanlara sağlık ve refahı sağlamak için kaynaklarını ne kadar verimli yönettiklerine bakıyor. Ayrıca, refah, ortalama yaşam süresi ve karbon ayak izi verilerini bir araya getirerek ülkelerin gezegene aşırı yük getirmeden vatandaşlarına sağlıklı ve mutlu bir yaşam sunma konusunda ne kadar başarılı olduklarının çerçevesini belirliyor. HPI raporunda, 147 ülke için 2006 ile 2021 yılları arasında yaşam beklentisi, bildirilen refah düzeyi ve kişi başına karbon ayak izi kullanılarak hesaplandı. Raporda, hiçbir ülke üç kriterin tamamında “iyi” puanlar elde edemezken, bazı ülkeler ideal noktaya yaklaşmayı başardı. Vanuatu, İsveç, El Salvador, Kosta Rika ve Nikaragua bu endekste en yüksek puanları alan ülkeler arasında bulunuyor.  Bu ülkeler, çevresel sürdürülebilirlik ve yüksek yaşam standartlarını bir arada sunarak diğer ülkelere örnek teşkil ediyor. Raporda, bu ülkelerin bilinçli politikalar ve toplum yararını gözetme eğilimleri sayesinde bu dengeyi kurabildikleri belirtiliyor. Batı Avrupa, en yüksek puan alan bölge olarak Latin Amerika’yı geride bıraktı. Hırvatistan, Çin, Malezya, Cezayir ve Litvanya, 2019’dan 2021’e kadar HPI puanlarında en büyük iyileşmeyi gören ülkeler arasında yer alıyor. 2007 yılında 37. sırada olan Türkiye, en son verilere göre 91. sırada yer alıyor. Bazen, aynı düzeyde çevresel etkiye sahip ülkeler, uzun ve mutlu yaşamların sonuçları açısından büyük farklılıklar gösterebilir. Örneğin, Botsvana ve Hollanda’nın her ikisinin de karbon ayak izi yaklaşık 10,2 tondur. Ancak Hollanda 79,2 yıllık mutlu yaşam yılı skoruna ulaşırken, Botsvana sadece 39,1 yıl elde etti. Endekste görüldüğü üzere, kişi başına düşen ortalama karbon ayak izi yüksek olan ülkeler genellikle HPI da iyi puan alamıyor. Rapor ayrıca, ülkelerdeki en zengin yüzde 10’luk kesimin, ülke nüfusunun geri kalanından çok daha düşük bir HPI puanına sahip olduğunu gösteriyor. Yapılan çalışmalar, daha yüksek gelir düzeyleri ve yüksek karbon emisyonlarının otomatik olarak daha yüksek refah anlamına gelmediğine işaret ediyor.
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) artması doğası gereği herkesin refahını arttırdığı için iyidir. Gerçekte, GSYİH büyümesi tek başına herkes için, özellikle de zengin olan ülkelerde, daha iyi bir yaşam anlamına gelmemektedir. Raporda, kişi başına düşen en yüksek Gayrisafi Yurtiçi Hasılaya (GSYH) sahip 10 ülkeden 6’sının HPI skorları ortalamanın altında kalmaktadır.  Endeks, daha yüksek GSYİH peşinde koşmanın, çevresel sınırlar içinde refahı sağlamadığını tespit etti. Pek çok zengin ülkede, yüksek tüketim ve üretim seviyeleri, vatandaşlarına sağlık veya mutluluk sağlamadan ekolojik çöküşe neden olmaktadır. Hot or Cool Enstitüsü Sürdürülebilir Refah Programı Lideri Dr. Saamah Abdallah, “HPI mevcut ölçütlerin yerini almamalı, bunun yerine ülkeleri alternatif ilerleme ölçütlerini demokratik olarak benimsemeye teşviği sağlayarak, vatandaşlar neyin önemli olduğunu ve neyin ölçülmesi gerektiğini tanımlamada öncülük etmelidir.” açıklamasında bulunmuştur. Hot or Cool Enstitüsü İcra Direktörü Dr. Lewis Akenji, Gezegensel krizi daha da kötüleştiren savurgan tüketim ve eşitsizliğe odaklanılması gerektiğini söylerken, “Esas olarak servet transferini zaten zengin olanlara aktaran, teknolojik ve ekonomik iklim çözümlerinin meşruiyetini sorgulamalıyız” dedi.
Dünyada ülkeler gelişmelerini ekonomik büyümeyi teşvik edecek şekilde yapılandırmakta ve ekonomik büyümeye gezegende yaşanan küresel iklim sorunlarına göre öncelik verdiği görülmektedir. Ancak insanların aşırı tüketimi gezegene zarar verdiği gibi insanların refahı için de fayda sağlamamaktadır. Mutlu Gezegen Endeksi, politika yapıcılara, ekonomik büyüme odaklı yaklaşımlar yerine, insanların ve gezegenin sağlığını gözeten yeni ölçütler geliştirmeleri yönünde çağrıda bulunmaktadır. Rapor, sürdürülebilir refahı teşvik eden politikaların, ekonomik büyüme kadar önemsenmesi gerektiğini öne sürmektedir. Ayrıca, ülkelerin karbon emisyonlarını azaltma ve çevresel ayak izlerini küçültme çabalarının, refah seviyelerini artırmada önemli bir rol oynayabileceğini belirtmektedir. Dünyanın her yerindeki insanlar için gerçekten önemli olanın uzun, mutlu ve sürdürülebilir yaşamlar olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
Kaynak: Happy Planet Index, HPI

Av.Sibel Dağdelen

Yorum bırakın